damcık otu

aşık memo yine
fikinin doğrusunda ilerliyordu


yaşlı nine:
Dur oğul! Daha ileri gitme!..
O gittiğin korulukta "Damcık Otu" derler bir ot vardır yiğidim. Fiki olan her şeye
saldırıp barrak yiyen çiçekleriyle barrağı yakalar ve cansız bırakana kadar emer de
emer. Yörede er kişi komadı, nice fikişken yiğidi candan, nice verişken gelini fikten etti.
Köylük meydanı barraksızlıktan kendini yerden yere vuran kadınla kızla doldu.
Gitme oraya oğul...


aşık memo:
Dilber köt sallayu sallayu gezer
Yan bakub kâh yüzüm kâh fikim süzer
Çiçek gibi damı olsa ne yazar
O'sbir çekib boşa attırmış isem

yaşlı nine:
Anladım ki ululardan bir ulusun oğul. Ama yine de sana derim ki damcık otundan ve
köydeki barrak delisi kadınlardan uzak dur... Haydi sana uğurlar ola...

aşık memo ormanın
derinliklerinde ilirlerlerken:

---hışır hışır hışır---
dur damcık otu, bir çift sözüm var sana

Bir mor baş bir boyun ise isteğin
Niye beklersin ki bir barrak için
Bu yöre toprağı mantarca zengin
Sok mantarı dama fikler kurtulsun...

daha sonra, mantarlara domalan kadınların
ve damcık otunun yanında, yaşlı nine:

Aşık memo, sen olmasan hem fik ihtiyacımızı gidermek, hem de damcık otunu
yatıştırmak için doğal zenginliğimiz mantarı farkedemiyecektik... Kızlarımızı
hâlâ fikebilirsin. Sahi istemiyor musun?.. Memo?.. Nerdesin?..


aşık memo:
Arı oldum çiçeğe konamadım
Fiki tuttum bir dama sokamadım
Memo'yum ben, o'sbire doyamadım
Geziyorum her an fikim havada...

kasım 1999 > l-manyak sayı 47